Sermaye Piyasalarında Yeni Dönem: T+1 Takas Süresine Geçiş ve Türkiye İçin Anlamı
- Fuat Korhan ERYILMAZ

- 23 Tem
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 19 Ağu

Küresel finansal piyasalar, teknolojinin gelişimi ve artan rekabet ortamında sürekli bir dönüşüm yaşamaktadır. Bu dönüşümün en güncel ve etkili örneklerinden biri, hisse senedi ve diğer menkul kıymet işlemlerinde takas süresinin T+2'den T+1'e kısaltılması çalışmalarıdır. Peki, bu değişim ne anlama geliyor ve Türkiye sermaye piyasaları için nasıl fırsatlar sunuyor?
Takas Süresi Nedir ve Neden Bu Kadar Önemli?
Takas süresi, bir finansal işlemin gerçekleştiği günden (T: işlem tarihi) itibaren, menkul kıymetlerin alıcının hesabına ve nakdin satıcının hesabına tam olarak geçmesi için gereken süreyi ifade eder. Dünya genelinde uzun yıllardır uygulanan T+2 sistemi, işlem gününü takip eden iki iş günü içinde takasın tamamlanması anlamına geliyordu.
Bu sürenin kısaltılması sadece teknik bir değişiklik değil, piyasa dinamiklerini kökten etkileyecek stratejik bir hamledir. Çünkü uzun takas süreleri, piyasa katılımcıları için hem karşı taraf riski hem de operasyonel risk yaratmakta, aynı zamanda sermayenin bloke kalmasına neden olarak piyasa likiditesini olumsuz etkilemektedir.
Neden T+1? Küresel Piyasaların Yeni İhtiyaçları
T+1'e geçişin ardında yatan temel motivasyonlar şu şekilde özetlenebilir:

Risk Yönetiminde Devrim
Daha kısa takas süresi, piyasadaki en büyük endişe kaynaklarından biri olan karşı taraf riskini dramatik şekilde azaltıyor. Özellikle yüksek volatilite dönemlerinde, risk maruziyeti süresinin kısalması piyasa katılımcıları için hayati önem taşıyor.
Sermaye Verimliliğinde Sıçrama
T+1 sisteminde, brokerlar ve fon yöneticileri daha az sermayeyi teminat olarak tutmak zorunda kalıyor. Bu durum, serbest kalan sermayenin başka yatırımlarda değerlendirilmesine olanak tanıyarak piyasa genelinde verimlilik artışı sağlıyor.
Likidite Artışı ve Piyasa Derinliği
İşlemlerin daha hızlı tamamlanması, nakit ve menkul kıymetlerin dolaşım hızını artırarak piyasadaki genel likiditeyi yükseltiyor. Bu da yatırımcıların daha rahat alım satım yapabilmesini mümkün kılıyor.
Küresel Durum: Kimler Öncülük Ediyor?
Amerika Birleşik Devletleri: Dönüşümün Lideri
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), 28 Mayıs 2024 tarihinden itibaren T+1 takas süresini zorunlu hale getirerek bu alanda öncülük etti. Dünyanın en büyük finansal piyasasının bu adımı, küresel bir domino etkisi yaratarak diğer ülkeleri de harekete geçirdi.
Kanada: Eş Zamanlı Geçiş
Kanada, ABD ile paralel bir zaman çizelgesi izleyerek T+1'e geçiş yapan ilk ülkeler arasında yer aldı. Bu durum, Kuzey Amerika'nın finansal entegrasyonunu güçlendirirken, diğer bölgeler için de bir model oluşturdu.
Avrupa, Japonya ve Avustralya: Hazırlık Aşamasında
Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Avustralya ve Japonya gibi büyük finans merkezleri de T+1'e geçiş için kapsamlı fizibilite çalışmaları yürütüyor. ESMA (Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi) tarafından yayınlanan raporlar, bu geçişin potansiyel faydalarını ve zorluklarını detaylı şekilde analiz ediyor. Uzmanlar, bu ülkelerin çoğunun 2027 yılına kadar T+1'e geçmesini bekliyor.
Geçiş Sürecindeki Zorluklar
T+1'e geçiş, tüm faydalarına rağmen bazı önemli zorlukları da beraberinde getiriyor:

Teknik ve Operasyonel Dönüşüm
Piyasadaki tüm kurumların (aracı kurumlardan takas ve saklama kuruluşlarına, bankalardan varlık yöneticilerine kadar) sistemlerini ve iş akışlarını yeniden yapılandırması gerekiyor. Bu durum, önemli yatırım ve koordinasyon gerektiriyor.
Sınır Ötesi İşlemlerin Karmaşıklığı
Farklı zaman dilimlerinde faaliyet gösteren ve farklı takas sürelerine sahip ülkeler arasındaki işlemlerin uyumu, kritik bir mesele haline geliyor. T+1'e geçmeyen ülkelerle yapılan işlemler için özel düzenlemeler ve esneklikler gerekebiliyor.
Nakit Yönetimi ve Döviz İşlemleri
Uluslararası yatırımcılar için döviz kuru riskleri ve gece boyunca nakit temin etme zorlukları ortaya çıkabiliyor. Döviz işlemlerinin genellikle T+2 esasına göre çalışması, bu alanda da uyum çalışmalarını zorunlu kılıyor.
Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?
Türkiye sermaye piyasalarında şu an T+2 takas süresi uygulanıyor. Ancak küresel trendler ve özellikle Batı piyasalarının T+1'e geçişi, Türkiye için de bu konunun gündeme gelmesini kaçınılmaz kılıyor.
Rekabetçilik Avantajı
Türkiye'nin sermaye piyasalarının uluslararası rekabetçiliğini korumak ve geliştirmek adına T+1 geçişinin fizibilite çalışmaları değerlendirilmeli. Bu geçiş, özellikle yabancı yatırımcı çekme konusunda önemli bir avantaj sağlayabilir.
Altyapı Modernizasyonu Fırsatı
T+1'e geçiş, Türkiye'deki piyasa altyapısının modernizasyonu için önemli bir fırsat sunuyor. Bu süreç, teknolojik yeniliklerin benimsenmesi ve operasyonel verimliliğin artırılması açısından değerli bir motivasyon kaynağı olabilir.
Finansal Entegrasyon
Küresel piyasalarla daha uyumlu bir takas sistemi, Türkiye'nin uluslararası finansal entegrasyonunu güçlendirebilir ve sınır ötesi yatırımları kolaylaştırabilir.

Geleceğe Bakış: Neler Bekleniyor?
T+1 takas süresine geçiş, sadece bir teknik değişiklik değil, küresel finansal sistemin daha güvenli, verimli ve likit hale gelmesi yolunda atılan stratejik bir adım. ABD ve Kanada'nın öncülüğünde başlayan bu dönüşüm, domino etkisi yaratarak yakın gelecekte küresel bir standart haline gelme potansiyeli taşıyor.
Bu geçiş, piyasa katılımcıları için kısa vadede bazı zorluklar barındırsa da uzun vadede piyasa risklerini azaltma, sermaye verimliliğini artırma ve piyasa likiditesini yükseltme gibi önemli faydalar sunuyor.
Sonuç ve Öneriler
Türkiye gibi gelişmekte olan piyasaların da bu küresel değişimi yakından takip ederek gerekli hazırlıkları yapması, finansal piyasalarının geleceği için kritik öneme sahip. Bu süreçte:
Kapsamlı fizibilite çalışmaları yapılmalı
Piyasa katılımcılarının görüşleri alınmalı
Teknik altyapı gereksinimleri detaylı şekilde analiz edilmeli
Aşamalı geçiş planları geliştirilmeli
Uluslararası “en iyi uygulamalar” yakından incelenmeli
T+1 dönüşümü, Türkiye sermaye piyasaları için sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda büyük bir fırsat. Bu fırsatı doğru değerlendiren piyasalar, gelecekte önemli rekabet avantajları elde edebilecek.
Fuat Korhan Eryılmaz





Yorumlar